top of page

ahır

kapalı hava; huysuz ve hasta ahırlar, şimdi hatırayla çatallanan yaş pasta kadar ağırlar. evimdeki ahırdayım. sıcak bardakta yoldan geçen süt vardı. beyaz bir sıkıntı içmişti. o da puding kadar karamsardı. ahırdaki bardaktayım. ahırdan gelen mutsuz çığ kendini dağa bıraktı. mutsuzluğu bulaştı, sıkkın dağ. bir mutsuzluğun altında dağdayım. kapısı kilitlenmedi; hâlsiz ve özgür camları yastıkları hâlâ uykulu ahırların. uyusam tam olacak geceleyin yarıdayım.

Son Yazılar

Hepsini Gör

kaktüs

kaktüsün canı sıkkın bu paris elma yedi hava soğuk, elma yeriz tüm gün far yakıyor araba, hüzün sis basıyor farları, neşe eritiriz başka karları güzün halı sererim üstüne nehrin otururum ve elma yer

ağıdını yakamam

yaklaşmıştı yaklaşmakta olan: bir reddin dört oktavlık üzüntüsü. bu hafif zelzelenin idraklarının her an sayısı artıyor; bu üç yüzüncüsü. yani ben üç yüz saniyedir böyle durgunum. evet biraz donuğum,

umarım anlamışsındır

yanımda sen de kalmadın bahçeyi tek başıma süsledim bir ipten atladım, boşlukta sürükleniyorum. sessizim, hâlsizim, harpteyim renksizim, şeffafım, yok gibiyim karmaşığım, şaşkınım, bitkinim umarım a

bottom of page