top of page

ağıdını yakamam

yaklaşmıştı yaklaşmakta olan: bir reddin dört oktavlık üzüntüsü. bu hafif zelzelenin idraklarının her an sayısı artıyor; bu üç yüzüncüsü. yani ben üç yüz saniyedir böyle durgunum. evet biraz donuğum, sana karşı olabilir! şaşkınım; sonbaharın kanatları altında acaba kaç gökkuşağı zedelenmiş olabilir? z sen hayatın bambaşka bir zorundasın. ben bu hâlde sana hayal bile olamam. o çağa kimle girdin, kimlerin umrundasın? suda beyaz yıldız gördüm, ağıdını yakamam. daralıyor daralmakta olan daralıyor ekran ve ekrandaki yazı tipi z ne yaptığını iyi biliyorum şu an sanallaşıyorsun yine, önce hayalleştiğin gibi

Son Yazılar

Hepsini Gör

kaktüs

kaktüsün canı sıkkın bu paris elma yedi hava soğuk, elma yeriz tüm gün far yakıyor araba, hüzün sis basıyor farları, neşe eritiriz başka karları güzün halı sererim üstüne nehrin otururum ve elma yer

ahır

kapalı hava; huysuz ve hasta ahırlar, şimdi hatırayla çatallanan yaş pasta kadar ağırlar. evimdeki ahırdayım. sıcak bardakta yoldan geçen süt vardı. beyaz bir sıkıntı içmişti. o da puding kadar karam

umarım anlamışsındır

yanımda sen de kalmadın bahçeyi tek başıma süsledim bir ipten atladım, boşlukta sürükleniyorum. sessizim, hâlsizim, harpteyim renksizim, şeffafım, yok gibiyim karmaşığım, şaşkınım, bitkinim umarım a

bottom of page