Ecnebiler, seyyahlar, sahabeler, nazım şeklin erbabları (sultan-ı şu'aralar). Beni benden aldılar gene. Ruhumun içine iyi işlediler. İnkâr ettiğim her neyse onu bile unuttum. İçimde şu aralar, yakın olmayan gazoz şişesi. Sabaha karşı yirmi yaşında bir gencim, gece yarısına yakın yirmilik bir ihtiyar. Temiz güzel sakallarımın içinde yıllar, içimde okul hayatları ve eski sakallarımın tozlandığı Ankara'daki sokaklar. İskeleye indiğimde dalga sesi duyunca parçalıyorum bunları. Göremezsiniz şu'aralar neler yaşattığınızı. Sahilleri benim kadar sevebilirsiniz seyyahlar!!! Sevin!
12.8.'14
01.48