Lise yıllarının reçellerinde karman çorman eğik durur bisiklet, ziyaretin kısası hoş görülür, safsatasıyım hayatın. Çarkında su dövülmemiş kumdan kalelerin mitolojisi patlıcanlıydı. Demir denizi ısıttı, demirle denizi ısıtırlar. Bedensiz arkadaşlar edinip onlarla kutu kola içtik. Eskiden sekize asal sayı diyorlardı. Kaplumbağaya da börek verin.
Arabayla vapura binebilirsiniz ama vapurla arabaya binemezsiniz. Bu defter niye bitmiyor? Ben eskiden bir tiyatro hatırlıyordum; sonra unuttum ve arkadaşım ehliyet aldı, hiçbirimiz sevinmedik çünkü herkesin ehliyeti var. Piyano tuşlarında Heidi’nin kırlarda koştuğunu duyarsan şaşırırsın, yollarda bizzat sana evde gerçek geyik. Ahşap diye geldim ben. Yöremden dağılın. Hangi çağı filler açmış, davul diye geldim ben. Andromeda’yı, dikenli gülleri, kayığı kumsala çıkarıp içine deniz suyu doldurdum. Zeplini tıraş köpüğüyle fırçaladım. İyi yaptım, aferim bana.
. . .
16.04.’18 01:04