Ozon tabakasını sulayayım. Boşuna üsler kurumasın orada. Takımyıldızların maşayla tutulup kaydırıldığı gecelerde ozon tabakasına kaç çocuk koştu, haberiniz var mı?
Yumurta kırarken, düşük kemer uzay mekikleri çınlayabilir, duyayım. Boşuna mazot yakılmasın orada. İçgüdüler doğranıp kefire atılıyor, büyük rehâvet esasen yaylalarda ve köy çeşmelerinde. Durumumuz da cühelâ, bilgin, âvâm arası. Tokmakanlar kendi kendilerine yetişirler. İnsanlara suyla topraktan daha fazlası gerek. Pamuk tarlalarında öldüğü için hiçbir şeye ihtiyacı kalamayan çocuklardan haberiniz var mı?
Hızlı Geçiş Sistemsiz, baharatsız yollarda yüz yirmiyle basıp geçeyim. Şerit çizgileri dumanlansın, seraplansın, erisin. Canımı hiçe sayıp iki yüzle sollayayım. Bu mantıktaki züppe piçler yüzünden kaç insan ceset oldu, haberiniz var mı?
Benim hayvanat bahçemde kafes yok. Hayvanlar istedikleri gibi gelirler, takılırlar, insanları gözlemleyip eğlenirler, canları sıkılınca giderler. Bunu yapamayan ve tanımadıkları ülkelerde mızmız çocuklar beş saniye eğlensin diye kafeslere tıkılan ve yeğin bunalımdan ötürü leş olan hayvanlardan haberiniz var mı?
. . .
26.05.’18 01:07