Ardıma bakmak istiyorum, peynir kenarı, pencere kenarı, Ceren’in cismini bunalıma kapattığı düzgün eşkenar, bilenin yaşamını kullanıma kapattığı sağırdan uzak kuyu kenarı. Parklar ateşlenmeyen elma ve hatsız, güzergâhsız, dağınık hayat yerleri. Parkları peynirle kâselere dizelim, paraları nereden buluyorsunuz, maaşlarınızı mayalayıp yoğurt mu yapıyorsunuz, kaçıncı sayının kuvvetinden geldiniz siz, paranızı savurmaya niye bu kadar meraklısınız siz?
Küskün, verniklenmiş, uyumaların ortasında konum atarak geçinen güzel insanlarsınız. Evinizde kahve yapmayı bilmezsiniz ama yapabileceğiniz sıradan kahvelere araba parası ödemeyi seversiniz. Sizler şahanesiniz, sahip olunmak için delice isteğiniz var; her gün bastırıyorsunuz. Belli etmemek için de lüks kahve evlerinde kahvelere sahip oluyorsunuz.
Durağın sahnelenmiş yerinde sakalsız kim varsa adım çeken hoyrat vuruntularınız, bağ makasıyla kaybolmaklarınız kesilirken çıtırtılar duyuyorsunuz; onları duymalarınız, yüzünüz bana dönükken kabuk salmış gepgençliğiniz bozuk sizin. Hiç havalı değilsiniz. Kötü yeni dünya, bu doğduğumdakinin aynısı. Merhameti zeytin ağaçlarında, kalabalığı demir kucaklarda aradığımız vakittesiniz siz. Hadi yumurta kırın.
. . .
01.06.’18 02:05