top of page

Hoş Beyinsel Gece Yarıları - 114 (Buzlu Yıldız Sıkıntısı)

Ya ben onun kinini biliyorum –Düşündükçe mahlâsımı körelten yapay insancıllığına sakladı nefretini. Duydukça sesimin kızıllığını aldı, sesimi morarttı ve saman beyazı sayfaların ormanına kaçtım.– ya da onun ilk dakikadaki barışma amaçlı suskunluğunu boşa çıkarmak için onu yok saydım. Üzülüyorum. –Kahreden dervîşenin büyük ateşkesini kalıcı bir ateşbitire çevirmiş olma olasılığım yüksek. –

Ya ben onun kankalığını çok özledim –Onun yeniden ağzını bana doğru açmasını da isterdim. – ya da onu bir daha aynı masada yan yana huzursuzlaşamayacakçasına bütün olasılıklarımdan def ettim. Çatı’nın duygu mağaramdaki izdüşümünde gölgemi parçalı umutlu bir havada buldum. Onun makarnalı yasını kaynayan buharlarımda, o kara bir martıysa, bozlağın kara bir martısının şerefine başımdan aşağıya döktüm ve sıcakladım, terledim. Onunla iletişim kurmayı çok özledim.

Canımı çeyrek geçe var diye mola verdim. Yine gemi kapatıp sabahlara miller kala yok diye canımın bir ucunu buza soktum. Buzlarım acıyor, canımın sıcaklığında mestliğim deniz suyunun birkaç metre berisinde esintiyle Sivas dolaylarına dek yayılıp sarı bir gaz olup ciğerimi soğutuyor. Bunu yapmalıydım. Çatı’daysanız, bazı gönüllerin dibindesiniz demektir.

. . .

07.07.’18 01:20

Son Yazılar

Hepsini Gör

Hoş Beyinsel Gece Yarıları - 167 (Ilırım)

Bugün yavaş suskunlukları olan birkaç kişiliğimle barıştım. Tamire götürdüm, getirdim. Yanlış defterde imiş eksik olduğum anılar. Oradan silip öteki deftere aktardım. Hayatın eşiğinde mantıklı temkinl

bottom of page