Tek kavanoza paylaştığım huzurlu saat, yayınımın kanal boyu esnediği güzellik yarışmasında Fransa-Belçika maçı, yemek programları mahvolmayacak mutlaka! Peynir kâsesinde eriyen televizyon, hangi anahtarını hangi hisle kilide gizlediysen, televizyon açılmıyor. Yapay kankalık beğenisi ve emojili küfür belirtisi; çürütemeyeceğim dama tahtası felsefesi getirmişsin. Aritmetiği değiştir, nokta çift serîli ilişkisellikleri yorda; vücuduna suluboya değdiren zavallı şimdi bir gotik mimarî resminin üzerindeki karda yatmaktaydı. Özenerek geldiği dış memleketi beğenmedi, bin pişman, bin bir türlü zorda. Sıkıntısından içiyor barda, üniversite hayatı yastıklarda ve yorganlarda… diye biliyorum.
Peynir kâsesinde karpuz yutan karadelik, NASA’nın bildiği gibi siyah zeytinli değil. Canının sıkısından havaya attığı olasılık, hangi hayatın gerektirdiği şekilde, hangi postaneden alınır? Bâtıla giden yaşam öyküleri, Yûtub’dan nasıl çıkarılır? Sesini televizyona kaptıran zâtın aynaya bakması nasıl normal karşılanır?
Yan yana balkonlarda her gün piknik yaparız.
. . .
08.07.’18 01:33