İçgüdülerini başkalarına kaptırdılar. Dağınık ortamda geleceğin çepersiz hücreleri alelâdeydi. İçgüdüler tutkusuz, vücutsuz, ketsiz, özgürlüksüz, yanılmasız dolap geliyorlardı. Herkes hayatının çalıntısını bulmak için en temel yaşam formüllerini güncelliyordu. Onlar hayatlarını herhangi bir blogda, herhangi bir gönderide, yorumda, Yûtub’da çaldırdıklarının farkındalar fakat özlerine olan öfkelerini eril gevşekliklerle başkasının içgüdülerini açığa çıkarmaya çalışarak dindiriyorlar. Muhabbetlerini zihnime kürek çeke çeke yaklaştırdım. Muhabbetlerine az karışarak gerekli bir bencillik yaptım. Toz kadar bile denetim bırakmak tehlikeliydi.
Gemi, insanlardan uzak bir yerleşim nesnesi. Zarların çoğuna kumar bulaşmıyor. Okuyup eğitimli insan olmak büyük bir kumar. Okul, sokağa benzemeyen ufak bir yer. Soğuğa ve sıcağa benzemeen içgüdüler ufkun ufak çan eğrilerinden dağılıp ders notlarına karıştılar. Nörolojiyi söndürdüm. Camı açtım. Sessizlik gerek.
. . .
26.11.’18. 00:27