Soğuk mumu salsın, sıcak damlalar sana düşsün. Derinde sıcak bir merak, macera aramaya yarayan gayrıresmî bir işlev. Kaçtan sonra kaçıncıyım? Bayıltana kadar bayıyorum. O konulara hâkimim. Şerbetçi otu sana güzel, nergisler bitter çikolatalı, reyhanlar ketçaba bulanmış, masaya âhenk koyuyorum. Tamirinizi yaparım, ana parçalarınızı biliyorum. Güçlendiyseniz bana ne? Sarının koyu tonları ben değilim. Tembel bir insandım, şimdi çalışkan olmak istiyorum.
Karaları sonsuzlukla birleştiren duvarı yık. Enkâzı ve kaderi gölgene düşecektir. Her on yılda ayrı bir idrâk, ciddî işleri yok sayan çocukça bir kitlesel ısrar, manyakça zevk, tutku, ip. Damınızdan attığınız moda kırıldı. O kırık parçalar insanlara heves verici parlaklıkta parladı. Naif gerçekçiliğin sert sonlarından biri oldu bu. Zemin katlar da sonuncu katlar da sokaklar gibi tekinsiz, kalabalık yerler artık. Gölgelerim var. Kitlesel üstelemeler.
Sayınca karlı giden yerden bozma makine trampetlerin can havliyle aşağı köylere davul oldu. Anısı nereden hülyalara geliyor ve hülyalı gibi bakan o insan neden senin dışında kimseyle böyle açık seçik konuşmuyor? Cevabını yeni mumda yaksın, güzel güzel sana değsin.
. . . 20.12.’18 02:25