Beş dakikam değişti. Uyunmaz uyku, doyurulmaz heves, dinlenmez sessizlik büyükşehirde bir insanda karıştı. Bozuk param, basık havam, sıcak temmuzum, terli etim, temiz sehpam, soğuk suyum ve ağrımaz başım çizgisiz melankolilere yapıştılar. Vatsap kapısındaki pis kokulu meleklerdenim. Nevrim yeşil rüzgârlarda dönüyor. Bin birinci hâldeyim. Kekliklerin öttüğü dağlarda kayısı ağacının dibinde unutulmuş şarap şişesine yansıyarak küflenen yakamozum. Beni tanısınlar istedim.
Elim bir kazadan sonra elime bir kazadan kaymakam geldi. Üç yaz günü durabildi, sonra elim ve kaymakamlık makamım yine boş kaldı. Hayatım aynı. Geri aktı iki dere. Eğer varsa barajlarının kapakları geri kapanmıştır. Kazan daireme uğradım çünkü. Suları yine bulanmıştır. Çünkü sisli bir su altı kalem var, ora girdim. Arşiv sandığımda yeni şeyler buldum. Yine akarsularımın başladığı o noktamdayım.
. . .
09.07.’19 03:16