top of page

Hoş Beyinsel Gece Yarıları - 158 (Tefekkürsüz Pitoresk Davarlar)

Tüm perdelerimi diktim. Yırtığım, söküğüm kalmadı sayılır. Buraya bakarlar, buralar değerlenir. Karşılıklı ketçaplar sıkılır, canavarca hisler gösterilir, var olmayan kast sistemleri yaratılır veya en azından kastedilir. Doğadan kesitler bırakılır, susulur ve düşünülür çarşamba günleri buluşulunca. İtibarlar intiharlara uğradığı için dâvet-i itidaller itinaklar içerir. Ahmakça bir hırsla müzikler kâselerler veya sansarlara anırılmazken bizlere fahişece kinlenirler. Üstlerimiz başlarımız kirlenir. Temizleriz. Efpa!

Tüfekler patladı dellenince öfkeliler. Fildişi kulesine bilenmişken besbelli ki bizlere de bilendiler. Klâvyede dilâver olanları melâhide gördükçe bedevîce intifada yetmeyince, onlarca meşru müdafaada ulvî kağıtlar biriktirildi, debelendiler! Virtüöz zâtlara refik olundu da orkestra usûlünde bir itibar savaşı verildi. Buydu bütün olan biten. Fakat bu derin bir tutku Karen, öz hakikî mikrop kaltak ve senin de sıçkınca laf atmaktan başka vasfın yok suratını siktiğim hovarda boş beleş dalyarak. Kim bu salak ve kim bu salaklar? İt sesi gibi nidâyla benden bugün yarın cevap beklediniz süre zarfında, ser vermedim, sır vermedim; tahrikinize kapılmadım. Kıt kelime dağarcığınızla kütüphanelere karşı daha fazla savaşamadınız sanırım. Savdığınızı zannettiğiniz sineklerin kartal olduğunu anlamışsınızdır umarım.

Tırnaklarımı, pençelerimi dirilttim ve araziyi yeniden taradım. Döküntüden kalan artıklar vardı sayın kadım, hayran kaldım: gri cılız dumanlarda bisküvi sesleri, kabarık yüksek çalılıklarda kim bilir kimin engin beslemesiydiler zengin yarık nâmahrem fahişeler, ne yaşadılar da böyle dökülüp oynaşıyorlar ola, yazık ki vah. Türkçemizi düzgün konuşayım ve big big konuşanların ậmına koyayım o zaman sabah sabah. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, evde, ahırda, yaylada, dağda, stratosferde,… uzayda dokuz yetmiş sekiz kere çılgınca orgazm olayım öyleyse segâh segâh, kafamdaki çarkların hiç değilse yarısı sinyal çektikçe.

Tamirsiz pedalları değiştirdim ama tekerler aynı, jantlar aynı, yollar aynı, kafalar aynı değiller ne yazık ki. Karıştırıcı değişkenler, saptanmamış tanjantlar var; boş tekerlerin çaplarını döndürmüyor pi sayıları. Sahilde bulutlanan metreküp, kırsalda batan metrekare, ummadık vakitte sik başı gibi doğan karekök; demir, bakır, manganez var, çıkıyor bazen sınavlarda, çok fazla konu var. Bu karmaşıklıkta şişman usta ve pis sayko dostu densiz yelloz edayla nasıl iş yapıyor, pamuğun yine ne kadar haklı konuşmuş söylesene çırak evlâdı? Sanki kininden daha yorgun, yorgunluğundan daha öfkeli ve öfkesinden daha alçak gibi amınakoduğumun dombik şeytanı. Güneşli havada haksız oldukları tek bir konu bile yok gibi görünüyor, oysa ortalıkta gözükmüyor hava bulutlanınca keskin keskin sirkeler, anladım ki tayfun kopunca derhal yine sirkteler. Muhtemelen bir genelev orası. Yazdıklarını siliyorlar kaçıp ve birbirlerini uyarıp gidiyorlar, banknotun gücüyle tabu yararına!

Tüpteler piçlerle dalkavuklar; do-re-mi-fa-sol-la, soluklanıp si ve a’… derken sinirden patlamalılar, ö.f. çektirip ışıtan alevle karışmalı ortalıklar. Manipülatif, ofidipız, amınıza koyayım büyükse de küçükse de amigdalanız. Gör,al ki susmak bilmiyorlar tıpkı senin gibi diğer adî ahmaklar. Şaka mısınız siz, tekrar merhabalar orospular! Özür dilerim öğretmenim. Mâlum, hava sıcak; gerginim. Birgarip dilber roman karakteri daha sikersem şaşırmamak lazım; müracaat: ölümüne itaaat bandana şibari kinbaku. Çay ister misiniz? İçeriz birlikte. Bak ne kadar barışsever bir eylem içindeyim. Bencilim ama evli değilim, feng-shu orospuları!

Tekrar patates doğradım. O sırada elinde çokomelli biri geldi. Hava da çok sıcaktı. Kırılgan zaman eridi. Kırılgın gün er ya da geç akıp yerlere yayılacak demiştim ki tıpkı dediğim gibi oldu; ortalık malı oldu kevaşe tamariks. Kıvırıp sıva, temizle şimdi ön yargıları itiraz etmeden emre,Çöz o bilmeceni ve götüne sok, bir daha da bana aptal saptal laflarla gelme.

Tellerde patlıcanlar duydum, sık sık kuruyup yeşeriyorlar. Lüle taşlarına gücü yetmese de kendilerini gerdanlık sanıyorlar. Ah yürüyen çay bardaklarını sikeyim. Kendini kırmızı halı sanan kırmızı suluboya artığı. Müphem laflarla bulandırıyor ortalığı ve tam bir kaltaklık bugüne kadar hınçla kinle hepimize yaptığı. Hey öyle değil? Evet, bu tür dönekler bir harika matmazel.

Tiyatrolarından prim de almıyorlar. Burası küre şeklinde elektrikli bir bataklık. Ah ne zaman içinde neler değişir, develer tellâk iken ibrelerden ibâret sınavlara gireriz; biz neyiz ve derdimiz ne sizinle? Bahsettiğin L’yi de alıp götüne sokarsan biraz daha entelektüel sanabilirsin kendini kondomla girilesice. Ve sen, el falı kitabı niyetine sepete eklenip elit taklidi yapan edebî it götü; bu öfkemiz çok kaliteli, kendi çapımızda film ödüllü, bence de görüş belirtme bilimden başka. Senin bize havan bisküvili, petibörlü, böbürlü veya sansürlü. Ne yapsak ki acaba? Yurt dışında denkliği olmayan beyaz göt lâlesi.

Tılsımı parlayan dervişler değiller bunlar; bunlar tehlike, malaryalı macuncular, alpertungaların yokluğunda kendilerini bir halt sanan gübresiz teneke malı acuncular; bunlar bilimsizlik salyangozları. Bunlar içedönük öfkelerle depresyon yâdı ile yapıyorlar yadlıklarını. Kendileri bile tutamıyor kendilerinin ortaya attıklarını. Silemiyorum gönlüme çift be-yi-zarbını gemici kızın lâkin zarp izi biraz ziyade morarırsa tedristen tedavülden tedricen kaldıracam beta beta hepsini, sikecem alfalfa kırkını; oynamam üç maymunu da çok iyi oynarım kaplumbağayı ve olmayan evrenin hiç seçilmemiş örnek grubuna girip analiz kasarım.

Tuğla parçaladılar dengesizler, başımıza tuğla atmakta ettiler ısrar, göründüler hep bihaber ve seezerr sezmez idrar oldukları anlaşıldı, ne haber? Demek ki bu yüzden sabahtan akşama kadar ortalık yere dökülüyorlarmış. Neyse, terlerim çekildi ve sinirlerim titreşti.

Tenimdeki panikler duru, sal sinemdeki kudurmuş huysuzluğu Bay Erlik. Aptal aptal carlamayı iyi biliyor ama hep üçkağıt afişlerinde çıkıyor kanı bozuk mofo ezik. Dış kaynaktan saldırarak kafasına göre laf atıyor, yumuşak bir devirdeyiz de ondan yüz buluyor mesih veledi. Yarım anten kaldı şu sınavdan yüksek çekmeme. Bildirimler bildirimler üstüne, sürekli ve süreksiz değişken her şey, mavi var oldu 11 kibirlilik ve götü kalkıklık, evet bu biraz ağır oldu.

Tefekkürsüz pitoresk davarlar, fikirsizce saldırdıklarınızdan hep bu imalar ve hazmedilemez bütün bunca davarlıklar, aptallar! Saniyenin kaçta birinde tutarsak öfkemizi, silinebilir bu düşünce tayfları, savaş demetleri. Özür dilerim şimdiden. Kıps noktalı virgül ve canıgönülden iyi geceler, sabahlar.

. 30.09.’20 02.05

Son Yazılar

Hepsini Gör

Hoş Beyinsel Gece Yarıları - 167 (Ilırım)

Bugün yavaş suskunlukları olan birkaç kişiliğimle barıştım. Tamire götürdüm, getirdim. Yanlış defterde imiş eksik olduğum anılar. Oradan silip öteki deftere aktardım. Hayatın eşiğinde mantıklı temkinl

bottom of page