Eylül ayında yine bir poyraz gecesi… Bu geceyi bana mecâzî kâtilim yirmi beş kuruşluk demir rüyalar verdiği için sevdim. Sınırlayamıyorum coşkuyu ve üzüntüyü. Boşuna kalıyorum nostaljide. Duygularımın yün yastığa dönüşmüş hâline koydum sağ kulağımı. Ben hiçbir kaybolmuş değilim.
Hayatımı damacananın içine sarkıttım, leylek girdi. Leylek damacanaya yuva yaptı, üredi. Sığmaz oldular. Buzluk getirdim. Oraya taşındılar. Genç bir kadına âşık oldu karşı komşumuz. Bu buzluğun önünde evlendiler. Mutlu evlilikleri bir çocukla renklendi. Bu çocuk bakkalın çocuğuydu. Para üstü vermeye gelmişti ama yirmi yıl o buzdolabında yaşadı. Kitap okudu bol bol.
Poyraz bayağı güçlü. Birbirine çarpan boncukların sesleri. Gece yarısına bakalım kolonya. Düşlerimin kökündeki insanlar daha da soyutlanabilirler böylece. Daha silik bir insan olabilirim.
07.09.’17 00:20