Belediyenin bankına oturmak için üniversite okumaya gerek yoktur. Kalın apartmanlar, çamursuz oksijen, arabalar… Daral geliyor kâmusu bozuk, sanki rafadan kalbi var ve kâbusu donuk, insanlara diyeceksin tuş kilidi sensin yağmur ormanları. Aşırı doz mevsimlik-astılar moda, yürüyor insanlar alışveriş yerlerine.
Taslara distopya koydular, sokakların her metrâsına döktüler. Gelecekbilimciler okyanusbilimcilerden yorgun. Çevirimiçiyim ya da çevrimdışıyım. Şifremde kaktüs yetiştirmiştim. Kaktüsümden karabasanlar sarktı, sallandılar masanın etrâfında dönerek. Kızınız bugün size mekik tatlısı yaptı. Ne şişesi, ne bardağı?
Garip olur eğer dizinin reklam arasında kendinden doksan bir santimetre uzakta yaşayan adamı oynatırsan. Sana gülerler, sana çalkalayarak fanta dökerler, mel mel bakarlar yüzüne. O yüzden reklam aralarında televizyonun sesini kıs.
. . .
01.12.’17 00.30