kaktüsün canı sıkkın
bu paris elma yedi
hava soğuk, elma yeriz tüm gün
far yakıyor araba, hüzün
sis basıyor farları, neşe
eritiriz başka karları güzün
halı sererim üstüne nehrin
otururum ve elma yer
kapalı hava; huysuz ve hasta ahırlar,
ÅŸimdi
hatırayla çatallanan yaş pasta kadar ağırlar.
evimdeki
ahırdayım.
sıcak bardakta yoldan geçen süt vardı.
beyaz bir sıkıntı içmişti.
o da puding kadar karam
yaklaşmıştı yaklaşmakta olan:
bir reddin dört oktavlık üzüntüsü.
bu hafif zelzelenin idraklarının her an
sayısı artıyor; bu üç yüzüncüsü.
yani ben üç yüz saniyedir böyle durgunum.
evet biraz donuÄŸum,