top of page

gelmiÅŸim

bir yalnızlığın derisinde bir karanlığın gölgesinde ahşap bir sevda ağrısıyla yollar kıvrılıyor, torosların sırasıyla kendime geliyorum,

rakım düşüyor.

cadde ışıkları belli. sokak lambaları da bellidir. sence yaşım kaçtır? iki yüz elliye mi denktir? aklım almıyor.


benim hayatımın tahribatı az fakat sarsılmış gibi de biraz. gülmek konusunda daha titiz üzülmek konusunda hassas biri olmuşum. üzülmekte de titizleştim; olmuşum.


yirmi elli yaşımda bir hayat evrem bitti hayatı güzel yaşadım, tam o an evren bitti. bir bozkır var bir de maki,  o güzel evler bitti. bir yerler geride kalıyor. gelmişim.

Son Yazılar

Hepsini Gör

kaktüs

kaktüsün canı sıkkın bu paris elma yedi hava soğuk, elma yeriz tüm gün far yakıyor araba, hüzün sis basıyor farları, neşe eritiriz başka karları güzün halı sererim üstüne nehrin otururum ve elma yer

ahır

kapalı hava; huysuz ve hasta ahırlar, şimdi hatırayla çatallanan yaş pasta kadar ağırlar. evimdeki ahırdayım. sıcak bardakta yoldan geçen süt vardı. beyaz bir sıkıntı içmişti. o da puding kadar karam

ağıdını yakamam

yaklaşmıştı yaklaşmakta olan: bir reddin dört oktavlık üzüntüsü. bu hafif zelzelenin idraklarının her an sayısı artıyor; bu üç yüzüncüsü. yani ben üç yüz saniyedir böyle durgunum. evet biraz donuğum,

bottom of page