top of page

sensiz kaldı ankara

ses duyuldu, baktı başlar birden o yana. şavkı söndü ay'ın bile, zift kesti hava.


şarkı kapladı odayı, keman çığ kesti. şark'ı kapladı bulutlar, hasretler esti.


şehri alev sarmış ama kar yağıyor. oda neden bu kadar elem, hasret kokuyor?


bakma ben seni hep düşünürüm geceler ondan sisli ve ızdırap oldu geceler


bak ki gök ne kadar siyah, ne kadar kara. şuuru yitti, yandı, sensiz kaldı ankara.

Son Yazılar

Hepsini Gör

kaktüs

kaktüsün canı sıkkın bu paris elma yedi hava soğuk, elma yeriz tüm gün far yakıyor araba, hüzün sis basıyor farları, neşe eritiriz başka karları güzün halı sererim üstüne nehrin otururum ve elma yer

ahır

kapalı hava; huysuz ve hasta ahırlar, şimdi hatırayla çatallanan yaş pasta kadar ağırlar. evimdeki ahırdayım. sıcak bardakta yoldan geçen süt vardı. beyaz bir sıkıntı içmişti. o da puding kadar karam

ağıdını yakamam

yaklaşmıştı yaklaşmakta olan: bir reddin dört oktavlık üzüntüsü. bu hafif zelzelenin idraklarının her an sayısı artıyor; bu üç yüzüncüsü. yani ben üç yüz saniyedir böyle durgunum. evet biraz donuğum,

bottom of page