top of page

yanılmıyorumdur

özlem! sensin, di mi? az önce üşüyordum. yanımdan bir gölge geçince ısındım. sensindir herhalde, yanılmıyorumdur. yanılmadan soğunmuyormuş. karşından kaçmaya bile takatim kalmadı. gölgen var, sen yoksun. tuhaf oluyor bazen. özlem seni hiçbir kuşa benzetemiyorum. fotoğraf çekerken yorgun yarasa öyküsü... uzun uzun, destansı... seni son kez buğluğunla görecek olmak... tek ders'e şu yan sınıfta kaldım ben. şu öteki yan sınıfta da alttan ders vermişliğim var. sen çok iyi bir bütünlemesin. ben hiçbir sınava kalamayacak kadar ölgünüm. benim bu saatte ne işim var okulda? danışmam vardı, insanlar falan. cumartesiden artakalmayım hâlâ. dağınık, bölük, parça parça falan. ne kadar yağmur yağdığımı bilemezsin. hava donuk, bütün düşüncelerim gece. kraliyet ailesinin yemeği kadar soylu şu çikolatam. bütün çikolatalar eriyor güvercinler uçunca. dört yüz otuz dört virgül yedi. kapanmamış tüm geştaltlar gibi benzersiz. dört yüz otuz beş virgül bilmem kaç. yağmur damlalarından daha az ve değersiz. masumluğun kralları birer birer ölüyor. ağır eski bir defter, seri defter katilleri,... hepsi yıllar içinde birer birer eskiyor. dört bin yıl gibi bir süre neleri eskitmedi ki? kafamı batırıp çıkarmaktayım. su şişeleri var, ağaçlar daha kolay. koşsam denize kadar koşasım var aslında. sen bilmiyorsun ki, kurumaktayım. kırık, bozuk bir radyoyum; ne kadar saçma bende kanallar. götürdüğün yere git, götürdüğün yerde kaybet. eşiğin altında kalmış aykırı frekanslar. güvercinler hiçbir zaman eski radyo dinlemezler. masumluğun kralları birer birer ölüyor. ağır eski bir defter, seri defter katilleri,... hepsi yıllar içinde birer birer eskiyor. dört bin yıl gibi bir süre neleri eskitmedi ki? özlem sizsiniz, di mi? az önce geçtiniz önümden. yürüyordum, bayıldım. ölüyorumdur umarım, yanılmıyorumdur.

Son Yazılar

Hepsini Gör

kaktüs

kaktüsün canı sıkkın bu paris elma yedi hava soğuk, elma yeriz tüm gün far yakıyor araba, hüzün sis basıyor farları, neşe eritiriz başka karları güzün halı sererim üstüne nehrin otururum ve elma yer

ahır

kapalı hava; huysuz ve hasta ahırlar, şimdi hatırayla çatallanan yaş pasta kadar ağırlar. evimdeki ahırdayım. sıcak bardakta yoldan geçen süt vardı. beyaz bir sıkıntı içmişti. o da puding kadar karam

ağıdını yakamam

yaklaşmıştı yaklaşmakta olan: bir reddin dört oktavlık üzüntüsü. bu hafif zelzelenin idraklarının her an sayısı artıyor; bu üç yüzüncüsü. yani ben üç yüz saniyedir böyle durgunum. evet biraz donuğum,

bottom of page